23 Nisan 2020 Perşembe

İdari Davalarda Feragat


İDARİ YARGIDA DAVADAN FERAGAT

Davadan feragat, açılmış bir davaya ilişkin talep sonucundan vazgeçilmesidir. Davayı kabul ise, davalının davacının talep sonucuna rıza göstermesidir. Her iki kurum da yargılamayı sonlandıran usul işlemleridir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinde, feragat ve kabul konusunda, özel hukuka ilişkin uyuşmazlıklarda yargılama kurallarını düzenleyen Hukuk Muhakemeleri Kanununa gönderme yapılmışsa da, kendine özgü nitelikleri olan ve yargılamada kamu yararını esas alan idari yargılama usulünde, sübjektif hak kavramı temelinde işleyen medeni usule ilişkin kuralların aynıyla uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, idari yargılama usulünde hukuk muhakemeleri kanununa atıf yapılan usul konularında, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin bu çerçevede yorumuna ihtiyaç bulunmaktadır.



Davayı sona erdirmesi yönüyle bir usul işlemi olan davadan feragat, davacının talep sonucundan vazgeçmesine neden olmasıyla da aynı zamanda bir maddi hukuk işlemidir. Aynı şeyleri kabul işlemi için de söylemek mümkündür. Hattı zatında, kabul, davanın taraflarından davalı için feragat anlamındadır.

Feragat ve kabul açık ve kesin olmalıdır. Kesin hüküm etkisine sahip feragatin zımni ifadelerle yapılması mümkün değildir. Diğer yandan, İdari Yargılama Usulünde bulunmayan davadan vazgeçme feragat hükmünde değildir.

Feragat ve kabul, şarta bağlı olarak yapılamaz.

Davaya son veren taraf işlemlerinden olan davadan feragat ile davanın geri alınması, mahiyeti ve sonuçları itibariyle birbirinden farklı kavramlardır. Davanın geri alınması, ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak davanın takibinden vazgeçilmesi olup burada, davacı talep ettiği haktan (talep sonucundan) feragat etmemektedir. Davadan feragat ise, talep edilen haktan, talep sonucundan vazgeçmektir. Davadan feragat davalının rızasına (muvafakatine) bağlı olmadığı halde, davacının davasını geri alabilmesi için davalının rızası şarttır. Davadan feragat halinde, feragat edilen hak ileride tekrar dava konusu yapılamaz ve yapılır ise mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verilir. Davanın geri alınması durumunda ise, geri alınan dava ileride tekrar açılabilir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18/06/2018 tarih ve E:2015/12284, K:2018/6018 sayılı kararı)

Bu nedenle, davacı tarafından feragat talebini içeren bir dilekçe yerine, davanın geri alınması dilekçesi verilmesi halinde, Mahkemece davacının amacının, bir ara kararı ile açıklatılması gerekir.

Feragat ve kabul beyanından rücu edilemez.

Feragat tam veya talep sonucu bölünebilin nitelikte ise kısmi de olabilir. Her iki beyan da kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğurur.

Feragat vekil tarafından yapılacaksa vekaletnamede davadan feragat yetkisinin bulunması gerekir.

Feragat ile kabul arasında yargılama giderleri bakımından farklılık vardır. Davayı kabul eden davalı, kendi hal ve vaziyeti ile aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermemiş ve davayı ilk celsede (idari yargıda savunma süresinde) kabul etmiş ise, artık yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz, yargılama giderlerine davacı katlanmak zorundadır.

 Davasından feragat eden davacı ise, yargılama giderlerini ödemek durumundadır. Diğer yandan, feragatin davalının savunmasını vermesinden önce olması halinde davalı lehine yarı vekalet ücreti, idarenin savunmasından sonra feragat edilmesi halinde ise davalı lehine tam vekalet ücretine hükmedilir.

İdari yargıda yazılı yargılama esas olduğundan, feragat ve kabulün açık, şartsız irade beyanını içeren bir dilekçe ile yapılması gerekir. Buna rağmen duruşmada da sözlü beyan ile feragat ve kabul mümkündür. Bu durumda bu yöndeki irade beyanı duruşma tutanağına geçirilir. Mahkeme gerek görürse, duruşmada veya akabinde verilecek bir dilekçe ile de irade beyanının teyit edilmesi mümkündür.

Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. İlk derece mahkemesince verilen karar kanun yollarından geçerek veya bunlara ilişkin başvuru süresinin sona ermesiyle kesinleşir. Bu aşamadan sonra davadan feragat söz konusu olamaz.

Şu hususun da belirtilmesinde fayda vardır ki, kanun yolları aşamasında da, istinaf ve temyizden feragat mümkündür. Ancak, kanun yolundan feragat ile asıl davadan feragat farklı durumlardır. Kanun yolundan feragat halinde istinaf veya Danıştay dairesi, bu hususu tespit ile dosyayı mahkemesine aynen iade ettiği halde, kanun yolu aşamasında davadan feragat halinde, mahkeme kararı feragatten bahisle bozularak feragat hakkında bir karar verilmek üzere dosya mahkemesine iade edilmektedir.

Davada taraf olmayan müdahil davadan feragat edemez, ancak müdahale talebinden, eğer sadece müdahil tarafından kanun yoluna başvurulmuşsa müdahil bu kanun yolundan feragat edebilir. İdari yargıda, müdahilin, yanında davaya katıldığı taraftan bağımsız olarak kanun yoluna gidebileceği adil yargılanma hakkı kapsamında içtihatlarla kabul edilmiştir.

İdari davalar iptal ve tam yargı davaları ile kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardır.

Tam yargı davalarında ise, idari bir eylem veya işlemden zarar gören kişi, idare aleyhine açtığı tam yargı davasından yargılamanın her aşamasında feragat edebilir. Çünkü, tam yargı davalarında davanın sonuçları sadece tarafları ilgilendirmektedir.

İptal davaları, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalardır.

Feragat ve sonuçları hakkında idari yargıda iptal davaları özellik arz etmektedir.

İptal davaları, hukuk düzenini korumaya yönelik idare hukukuna özgü nesnel davalardır. Esas itibariyle kişilerin kendi yararlarına sonuç almalarını amaçladıkları bu davalarda idarenin hukuka uygunluğu sağlanarak kamu yararı gerçekleştirilir.

İptal davalarında ilk derece mahkemesi tarafından davanın esası hakkında verilecek bir karara (iptal veya ret) kadar bu davalardan feragat edilebileceği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır.

Ancak, iptal kararları ile kişisel yarar yanında kamu yararının da ortaya çıkması karşısında, ilk derece mahkemesince verilecek bir iptal kararından sonra, kanun yolu aşamasında davadan feragat edilip edilemeyeceği konusu tartışmalıdır.

Sadece davacının kişisel çıkarını ihlal eden, somut, sübjektif nitelikteki işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda hüküm verildikten sonra karar kesinleşmeden davanın herhangi bir aşamasında davacının davasından feragat etmesi mümkündür.

Objektif nitelikli bir idari işleme karşı açılmış olan iptal davasından feragati yasaklayan bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, iptal edilen bireysel veya düzenleyici işlem nedeniyle kamu yararı ortaya çıkmışsa artık kanun yolu aşamasında davadan feragat edilemeyeceği yönünde yargı kararları bulunmaktadır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder