İDARİ
YARGIDA DAVADAN FERAGAT
Davadan feragat, açılmış
bir davaya ilişkin talep sonucundan vazgeçilmesidir. Davayı kabul ise,
davalının davacının talep sonucuna rıza göstermesidir. Her iki kurum da
yargılamayı sonlandıran usul işlemleridir.
2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinde, feragat ve kabul konusunda, özel
hukuka ilişkin uyuşmazlıklarda yargılama kurallarını düzenleyen Hukuk
Muhakemeleri Kanununa gönderme yapılmışsa da, kendine özgü nitelikleri olan ve
yargılamada kamu yararını esas alan idari yargılama usulünde, sübjektif hak
kavramı temelinde işleyen medeni usule ilişkin kuralların aynıyla uygulanması
mümkün değildir. Bu nedenle, idari yargılama usulünde hukuk muhakemeleri
kanununa atıf yapılan usul konularında, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin
bu çerçevede yorumuna ihtiyaç bulunmaktadır.
Davayı sona erdirmesi
yönüyle bir usul işlemi olan davadan feragat, davacının talep sonucundan
vazgeçmesine neden olmasıyla da aynı zamanda bir maddi hukuk işlemidir. Aynı
şeyleri kabul işlemi için de söylemek mümkündür. Hattı zatında, kabul, davanın
taraflarından davalı için feragat anlamındadır.
Feragat ve kabul açık ve
kesin olmalıdır. Kesin hüküm etkisine sahip feragatin zımni ifadelerle yapılması
mümkün değildir. Diğer yandan, İdari Yargılama Usulünde bulunmayan davadan
vazgeçme feragat hükmünde değildir.
Feragat ve kabul, şarta bağlı
olarak yapılamaz.
Davaya son veren taraf
işlemlerinden olan davadan feragat ile davanın geri alınması, mahiyeti ve
sonuçları itibariyle birbirinden farklı kavramlardır. Davanın geri alınması,
ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak davanın takibinden
vazgeçilmesi olup burada, davacı talep ettiği haktan (talep sonucundan) feragat
etmemektedir. Davadan feragat ise, talep edilen haktan, talep sonucundan
vazgeçmektir. Davadan feragat davalının rızasına (muvafakatine) bağlı olmadığı
halde, davacının davasını geri alabilmesi için davalının rızası şarttır.
Davadan feragat halinde, feragat edilen hak ileride tekrar dava konusu
yapılamaz ve yapılır ise mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar
verilir. Davanın geri alınması durumunda ise, geri alınan dava ileride tekrar
açılabilir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18/06/2018 tarih ve E:2015/12284,
K:2018/6018 sayılı kararı)
Bu nedenle, davacı
tarafından feragat talebini içeren bir dilekçe yerine, davanın geri alınması
dilekçesi verilmesi halinde, Mahkemece davacının amacının, bir ara kararı ile
açıklatılması gerekir.
Feragat ve kabul beyanından
rücu edilemez.
Feragat tam veya talep
sonucu bölünebilin nitelikte ise kısmi de olabilir. Her iki beyan da kesin
hükmün hukuki sonuçlarını doğurur.
Feragat vekil tarafından
yapılacaksa vekaletnamede davadan feragat yetkisinin bulunması gerekir.
Feragat ile kabul
arasında yargılama giderleri bakımından farklılık vardır. Davayı kabul eden
davalı, kendi hal ve vaziyeti ile aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermemiş
ve davayı ilk celsede (idari yargıda savunma süresinde) kabul etmiş ise, artık
yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz, yargılama giderlerine davacı
katlanmak zorundadır.
Davasından feragat eden davacı ise, yargılama
giderlerini ödemek durumundadır. Diğer yandan, feragatin davalının savunmasını
vermesinden önce olması halinde davalı lehine yarı vekalet ücreti, idarenin
savunmasından sonra feragat edilmesi halinde ise davalı lehine tam vekalet
ücretine hükmedilir.
İdari yargıda yazılı
yargılama esas olduğundan, feragat ve kabulün açık, şartsız irade beyanını
içeren bir dilekçe ile yapılması gerekir. Buna rağmen duruşmada da sözlü beyan
ile feragat ve kabul mümkündür. Bu durumda bu yöndeki irade beyanı duruşma
tutanağına geçirilir. Mahkeme gerek görürse, duruşmada veya akabinde verilecek
bir dilekçe ile de irade beyanının teyit edilmesi mümkündür.
Feragat ve kabul, hüküm
kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. İlk derece mahkemesince verilen
karar kanun yollarından geçerek veya bunlara ilişkin başvuru süresinin sona
ermesiyle kesinleşir. Bu aşamadan sonra davadan feragat söz konusu olamaz.
Şu hususun da
belirtilmesinde fayda vardır ki, kanun yolları aşamasında da, istinaf ve
temyizden feragat mümkündür. Ancak, kanun yolundan feragat ile asıl davadan
feragat farklı durumlardır. Kanun yolundan feragat halinde istinaf veya
Danıştay dairesi, bu hususu tespit ile dosyayı mahkemesine aynen iade ettiği
halde, kanun yolu aşamasında davadan feragat halinde, mahkeme kararı feragatten
bahisle bozularak feragat hakkında bir karar verilmek üzere dosya mahkemesine
iade edilmektedir.
Davada taraf olmayan
müdahil davadan feragat edemez, ancak müdahale talebinden, eğer sadece müdahil
tarafından kanun yoluna başvurulmuşsa müdahil bu kanun yolundan feragat
edebilir. İdari yargıda, müdahilin, yanında davaya katıldığı taraftan bağımsız
olarak kanun yoluna gidebileceği adil yargılanma hakkı kapsamında içtihatlarla
kabul edilmiştir.
İdari davalar iptal ve
tam yargı davaları ile kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her
türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara
ilişkin davalardır.
Tam yargı davalarında
ise, idari bir eylem veya işlemden zarar gören kişi, idare aleyhine açtığı tam
yargı davasından yargılamanın her aşamasında feragat edebilir. Çünkü, tam yargı
davalarında davanın sonuçları sadece tarafları ilgilendirmektedir.
İptal davaları, idarî
işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile
hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler
tarafından açılan davalardır.
Feragat ve sonuçları
hakkında idari yargıda iptal davaları özellik arz etmektedir.
İptal davaları, hukuk
düzenini korumaya yönelik idare hukukuna özgü nesnel davalardır. Esas
itibariyle kişilerin kendi yararlarına sonuç almalarını amaçladıkları bu
davalarda idarenin hukuka uygunluğu sağlanarak kamu yararı gerçekleştirilir.
İptal davalarında ilk
derece mahkemesi tarafından davanın esası hakkında verilecek bir karara (iptal
veya ret) kadar bu davalardan feragat edilebileceği konusunda bir tartışma
bulunmamaktadır.
Ancak, iptal kararları
ile kişisel yarar yanında kamu yararının da ortaya çıkması karşısında, ilk derece
mahkemesince verilecek bir iptal kararından sonra, kanun yolu aşamasında davadan
feragat edilip edilemeyeceği konusu tartışmalıdır.
Sadece davacının kişisel
çıkarını ihlal eden, somut, sübjektif nitelikteki işlemlerin iptali istemiyle
açılan davalarda hüküm verildikten sonra karar kesinleşmeden davanın herhangi
bir aşamasında davacının davasından feragat etmesi mümkündür.
Objektif nitelikli bir
idari işleme karşı açılmış olan iptal davasından feragati yasaklayan bir kanun
hükmü bulunmamakla birlikte, iptal edilen bireysel veya düzenleyici işlem
nedeniyle kamu yararı ortaya çıkmışsa artık kanun yolu aşamasında davadan
feragat edilemeyeceği yönünde yargı kararları bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder