25 Nisan 2020 Cumartesi

Uzman Görüşünün Yargılamadaki Yeri


UZMAN GÖRÜŞÜNÜN YARGILAMADAKİ YERİ

Mahkemeye yansıyan uyuşmazlıklarda hakim, genel bilgi veya tecrübesiyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olmayan konularda çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine veya re’sen bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verebilir.  

Bu durumun aksine uygulamada, mahkemelerin çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektirmeyen konularda da bilirkişiye başvurduğu sıkça rastlanmaktadır. 

Diğer yandan, mahkemelerce uyuşmazlığın çözümü için görüşüne başvurulan bilirkişilerin, uzmanlıklarının uyuşmazlık konusu ile ilgili olmadığı, bu sebeple kararlarının üst mahkemece bozulduğu sıklıkla görülmektedir.

Uyuşmazlıklarda, çözümü hukuk bilgisi dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren iddia ve savunmaların ispat aracı olan bilirkişi raporları yanında, hukukumuza 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 293. maddesiyle, Anglo–Sakson kökenli bir kurum olan “uzman görüşü” de girmiştir. Buna göre, tarafların, mahkemece başvurulan bilirkişi dışında uzmanından bilimsel nitelikli görüş alarak, iddia veya savunmalarını bu görüşlerle desteklemeleri mümkündür.  



Uygulamada “bilimsel mütaala” olarak adlandırılan bu müessese, tarafların sıklıkla aleyhe gelen bilirkişi raporu sonrasında başvurdukları bir yoldur. Tarafların davada kendi istek ve iradeleri ile başvurdukları bu yolda yaptıkları masrafların yargılama giderleri içerisinde değerlendirilip, dava sonunda haklılık oranlarına göre karşı taraftan istenmesi mümkün değildir. 

Bu aşamada, tarafların, genelde aleylerine kanaat belirten bilirkişi roporlarından sonra mahkemeye sundukları, iddia veya savunmalarını destekler nitelikteki uzman görüşlerinin yargılamaya etkisi ne olacak, mahkeme tarafından dikkate alıacak mı sorusu akla gelmektedir. 

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 10.11.2016 tarih ve E:2015/5127, K:2016/4635 sayılı kararında, “Mahkemece yapılan yargılama sürecinde mahallinde keşif yapılmak suretiyle; inşaat mühendisi bilirkişiden 23.03.2015 tarihli bilirkişi raporu alınmış, raporun taraflara tebliği üzerine davalı vekili bilirkişi raporuna esaslı itirazlarda bulunmuş, bu itirazlar ek rapor alınmak suretiyle değerlendirilmeden bilirkişi raporuna göre hüküm oluşturulmuştur. Alınan bilirkişi raporuna davalı vekili esaslı itirazlarda bulunmuş ve bu itirazlarına 6100 sayılı HMK'nın 293. maddesi gereğince alınan uzman görüşünü dayanak olarak eklemiştir. Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK'nın 293. maddesinde düzenlenen uzman görüşü, tarafların uyuşmazlığın aydınlanabilmesi, anlaşılabilmesi ve iddia ve savunmaların ispatı içen kendisinin belirlediği özel ve teknik bilirkişiden bir konuda bilgi alması olarak düzenlenmiş olup, uygulamada özel bilirkişi adı da verilmektedir. Taraflar kendi menfaatlerini koruyabilmek ve alınan bilirkişi raporundan tatmin olmamaları halinde olayın tam olarak aydınlanmasını sağlamak ve doğru ve adil kararın verilmesi için uzman görüşü alıp mahkemeye ibraz edebilecektir. Mahkeme özellikle özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda, tarafın sunduğu uzman görüşünün dava konusuyla ilgili olması halinde mutlaka dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. Bu anlamda alınan bilirkişi raporuna, taraflardan biri, uzman görüşüne dayanmak suretiyle itiraz etmiş ve bu itirazlar mahkeme tarafından hiç değerlendirmeye alınmamış ve itirazlar gerekçeli bir şekilde karşılanmamış ise uzman görüşüne dayanan tarafın 6100 sayılı HMK'nın 27., Anayasa'nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkını ihlal etmiş olabilecektir. Dosyaya ibraz edilen uzman görüşünde bilirkişi raporu ile tespit edilen görüşlerinin aksine tespit ve görüşler ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporu ile uzman görüşü ciddi şekilde çelişkiler içermektedir. Alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi…”  gerektiği yönünde karar vermiştir. 

Buna göre, mahkemelerin, bilirkişi raporları ile birlikte, bu raporlara itirazları ve taraflarca alınıp sunulan uzman görüşlerini de tartışarak, varsa uzman görüşü ile bilirkişi raporu arasındaki çelişkiyi gidermek amacıyla ek bilirkişi raporu almaları veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırarak işin esası hakkında karar vermeleri, uzman görüşüne dayanan tarafın Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27., Anayasa'nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı kapsamında hukuki dinlenme hakkına uygun olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder