Dava süresi, kamu
düzeninden olup, hak düşürücü nitelik taşır.
İdari Yargılama Usulü
Kanununda da, davanın süresinde açılıp açılmadığı hususu ilk inceleme konuları
arasında sayılmış, davanın süresinde açılmadığının tespiti halinde esasa
girilmeden süre aşımı yönünden davanın reddine karar verileceği öngörülmüş
(m.14/3-e; m.15/1-b), davanın süresinde açılıp açılmadığı hususunun
yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiği de vurgulanmıştır
(m.14/6).
İdari Yargılama Usulü Kanununda dava
açma süreleri belirlenmiş, sürelere ilişkin genel esaslar yanında; ayrıca dava
açma süresinin duracağı, kesileceği veya uzayacağı haller de aynı şekilde
kanunla düzenlenmiştir. Bu bakımdan, dava sürelerinin taraflarca, sözleşme ile
yahut tek taraflı olarak veya mahkeme kararı ile tespit ya da yorum yoluyla
değiştirilmesi mümkün değildir. Nitekim Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulunun
08.12.1944 tarih ve E:1941/1, K:1944/138 sayılı içtihadın birleştirilmesi
kararında, hâkimin içtihatları ile kanun'un tayin ettiği süreleri kıyas ve
istidlâl yolu ile tezyit (artırma) ve tenkise (azaltma) yetkisinin olmadığı
belirtilmiştir.
Bu bağlamda, bakılan davanın
süresinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesinde öncelikle 2577 sayılı
Yasanın hangi maddesinin uygulanacağının belirlenmesi gerekmektedir:
2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde, Danıştayda ve
idare mahkemelerinde idari dava açma süresinin, kural olarak yazılı bildirimin
yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren altmış gün olduğuna işaret edilmiş;
11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin
kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının
üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma
süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava
açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde
dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar
geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiş; aynı Yasanın 10.
maddesinde ise, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem
veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün
içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış
günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre
Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri, altmış günlük süre
içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı, isteminin reddi
sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde
dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden
itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi
hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca
cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava
açabilecekleri kuralı getirilmiştir.
Görüldüğü üzere, 2577 sayılı
Kanun'un 11. maddesinde, haklarında idari bir işlem tesis edilen ilgililerin
idari dava açmadan önce işlemin "kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi
veya yeni bir işlem yapılması" talebiyle yapabilecekleri başvuruların
süresine ve başvuru halinde dava açma süresinin nasıl hesaplanacağına yönelik
kurallar yer almakta; 10. maddesinde ise, önceden
idari bir işlemin tesis edilmemiş olduğu durumlarda, idari bir işlem tesisi
istemiyle idareye yapılan başvurular üzerine açılacak davalarda süre yönünden
uygulanması gereken kurallara yer verilmektedir.
Dava açma süresinin, önceden
idari bir işlemim tesis edilmemiş olduğu durumlarda idari bir işlemin tesisi
istemiyle idareye yapılan başvurular üzerine açılacak davalarda süre yönünden
uygulanması gereken 10. madde yerine, haklarında idari bir işlem tesis
edilen ilgililerin idari dava açmadan önce işlemin
"kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem
yapılması" talebiyle başvuru yapılması durumunda dava açma süresinin
nasıl hesaplanacağına yönelik kurallar içeren 11. madde hükümlerinin uygulanarak
belirlenmesi gerektiği açıktır.
Yasanın 11. maddesi
kapsamında, idari dava açmadan önce işlemin "kaldırılması, geri alınması,
değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması" talebiyle yapılan başvuruya altmış
gün içinde bir cevap verilmemiş ise, itirazın zımnen reddedilmiş sayılması ve izleyen
ikinci altmış gün içinde davanın açılması gerekmektedir. Bu süre geçtikten sonra
cevap verilmesi halinde dava açma süresinin yeniden başladığından söz edilemez.
Zira İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesinin ikinci fıkrasında, yetkili
idari makamlarca dava açma süresi geçtikten sonra verilen cevap üzerine tebliğ
tarihini izleyen günden itibaren altmış gün içinde dava açılabileceği
belirtildiği halde 11. maddesinde, davanın açılmaması veya davanın süreden
reddi hallerinde, sonradan yetkili makamlarca cevap verilmesi durumunda,
işlemin tebliğinden itibaren altmış gün içinde davanın açılabileceğine dair bir
hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla yetkili makamlarca ne zaman cevap verileceği
belli olmayan bir durumda, dava süresinin yorum yoluyla süresi belirsiz bir
zamana kadar uzatılması mümkün değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder