28 Şubat 2021 Pazar

HAZIRLIK İŞLEMLERİ İDARİ YARGIDA DAVA KONUSU EDİLEBİLİR Mİ?

 

Öğretide çeşitli tanımlarla karşımıza çıkan idari işlemler, yargı kararlarında, yetkili idari makamların, kamu gücünü kullanarak, idare işlevlerine ilişkin olmak üzere, idare hukuku esaslarına göre aldıkları, kişiler yönünden idari alanda hak ve yükümlülükler doğuran, kesin ve uygulanabilme özelliği olan tek yanlı irade açıklamaları şeklinde ortaya konulmuştur.

Bu tanımdan hareketle, idari işlemlerin belirleyici özelliklerini; süjesi olan kişiler yönünden hak ve yükümlülükler doğurması, kesin olması ve uygulanabilir olması şeklinde sıralayabiliriz.

İdari işlemler; süjesi olan kişiler yönünden hak ve yükümlülükler doğurmalı, onladır hukukunu şu ya da bu yönde etkilemeli, kişilerin rızalarını almadan sahip olduğu kamu gücüyle tek yanlı olarak hukuksal sonuçlar doğurabilmelidir. Bu idari işlemlerin icrailik özelliğidir.

Aynı şekilde idari işlemler kesin olmalıdır. Varlık kazanabilmek için gerekli prosedürün son aşamasını geçirmiş olmalı, başka bir idari makamın onayına ihtiyaç göstermeksizin hukuk düzeninde değişiklikler meydana getirebilmelidir.

Ve son olarak, kamu gücü ve kudretinin, üçüncü kişiler üzerinde ayrıca başka işlemin varlığına gerek olmaksızın, doğrudan doğruya çeşitli hukuki sonuçlar doğurmak suretiyle etkisini

İşlemin kesin olması ile icrailik özelliği birbirinde farklı nitelemelerdir.

İcrai işlem ile kastedilen husus, işlemin hukuki etkisidir. İdari işlemin kesinliği ve yürürlüğü işlemin icrailiğini değil, icrai işlemin iptal davasına konu olması için gerekli şartlardır.

İdari işlemin icrailiği, iptal davasına konu oluşturması bakımından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14/3-c maddesinde “kesin ve yürütülmesi gereken işlem” terimi şeklinde ifade edilmektedir. Bir idari işlemin iptal davasına konu olabilmesi için, bu işlemin aynı zamanda “etkili”, “icrai”, İYUK’un deyimiyle, “yürütülmesi gereken bir işlem” olması gerekmektedir.

İdari davaya konu yapılabilecek işlemler, idarenin tek yanlı olarak tesis ettiği ve ilgililerin menfaatlerini etkileyen, yürütülmesi gerekli, kesin işlemlerdir.

Bir idari işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu sayılabilmesi, hukuk düzeninde varlık kazanabilmesi için gerekli prosedürün son aşamasını geçirmiş bulunmasına, başka bir idari makamın onayına ihtiyaç göstermeksizin hukuk düzeninde değişiklik meydana getirebilmesine, başka bir anlatımla idare edilenlerin hukukunu etkileyebilmesine bağlıdır.

Bir idari işlem öncesi hazırlık işlemleri doğrudan iptal davasının konusunu oluşturamazlar.

İdari yargıda davaya konu olma açısından, idari işlemlerin kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte bulunması gerekmektedir. Buradaki kesinlik kavramı işlemin uygulanmaya hazır, yani nihai bir işlem niteliğinde olduğunu, diğer bir ifadeyle başka bir makamın onayına tabi olmadan doğrudan uygulanabilirliğini göstermektedir. Yürütülmesinin zorunlu olması, yani icracılık vasfı ile de, kamu gücü ve kudretinin üçüncü kişiler üzerinde doğrudan doğruya çeşidi hukuki sonuçlar doğurmak suretiyle etkisini göstermesi olarak ifade edilmektedir.

Bir idari işlemde, idari davaya konu olması bakımından aranılan bu özellikleri taşımayan hazırlık niteliğindeki çalışmaların, idarenin içyapısı ve işleyişiyle ilgili işlemlerin, tavsiye, mütalaa, teklif, düşünce gibi bilgi verici veya hazırlığa esas işlemlerin ve üçüncü kişilerin henüz hukukunu etkilemeyen, yani menfaatlerini ihlal etmeyen işlemlerin dava konusu olamayacağı açıktır.

Danıştay 8. Dairesinin 03.02.2016 tarihli, E:2015/10165, K:2016/534 sayılı kararında, profesörlük kadrosuna atama yetkisinin rektöre ait olduğu üniversitede, yönetim kurulunun teklife ilişkin kararının iptali istemiyle açılan davada, yönetim kurulu kararının hazırlık işlemi olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesine karar verilmiştir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder