3194 sayılı İmar Kanunu’nun 19. maddesinin, "...Bu
planlar bir ay müddetle ilgili idarede asılır. Ayrıca mutat vasıtalarla
duyurulur. Bu sürenin sonunda kesinleşir..." hükmüne rağmen, Danıştay,
parselasyon planlarına karşı açılan davalarda, dava süresi konusunda verdiği
süregelen istikrarlı kararlarında;
Danıştay İçtihatları
Birleştirme Kurulunun parselasyon planlarına karşı açılacak davalara ilişkin
12.02.1970 günlü, E:1969/2, K:1970/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının,
ilan tarihini dava açma süresine başlangıç tarihi kabul etmenin imkansız olduğu
yolundaki hükmü karşısında, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca
parselasyon planlarında ve dağıtım cetvellerinde, kapsadıkları alan içindeki
her taşınmaz mala karşılık sahiplerine verilecek bağımsız veya şuyulu imar
parsellerinin parsel büyüklükleri, hisse miktarı, parsellerin konumu gibi
hususlar ayrı ayrı gösterildiğinden bu planların düzenlemeye tabi tuttukları
taşınmaz sahipleri için mülkiyet hakkını yakından ilgilendiren sübjektif ve
kişisel işlemler olduklarının kuşkusuz olduğu, bu itibarla parselasyon
işleminin ilan tarihinin dava açma süresine başlangıç alınması mümkün olmayıp,
İdarenin böyle bir işlemi bizzat 7201 sayılı Yasanın ilgili hükümleri uyarınca
tebliğ etmesi gerektiği belirtilmektedir.
Her ne kadar, 22.02.2020 tarihli, 31047 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanan Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmeliğin 26.
maddesinde, "Düzenleme alanının büyüklüğü, parsel maliki ve parsellerdeki
hissedar sayısının çokluğu, bu kişilerin bulundukları yer itibarıyla birebir
tebligat yapılamaması ya da adres kayıt sisteminde kayıtlı olduğu yerde
bulunmaması gibi nedenlerle karşılaşılacak zorluklar dikkate alınarak
parselasyon planlarının bir ay müddetle ilgili belediyede ya da valilikte
askıya çıkarılması, internet sitesinde yayımlanması, belediye duyurusu, gazete
ve benzeri mutat vasıtalarla da duyurulması ile düzenleme sahasındaki taşınmaz
maliklerine tebliğ edilmiş sayılır." hükmü yer almışsa da; anılan hüküm
dikkatlice incelendiğinde görüleceği üzere, parselasyon planlarının bir ay müddetle
askıya çıkarılarak düzenleme sahasındaki taşınmaz maliklerine tebliğ edilmiş
sayılabilmesi için, düzenleme alanının büyüklüğü, parsel maliki ve
parsellerdeki hissedar sayısının çokluğu, bu kişilerin bulundukları yer
itibarıyla birebir tebligat yapılamaması ya da adres kayıt sisteminde kayıtlı
olduğu yerde bulunmaması gibi nedenlerin yer alması gerektiği görülecektir.
Düzenlemeye giren taşınmazların alanı (düzenleme sahası
büyüklüğünün), düzenlemeye giren parsel sayısı ve maliklerinin sayısı, bu
kişilerin bulundukları yer itibarıyla birebir tebligat yapılıp yapılamayacağı
hususlarının değerlendirilerek parselasyon planının ilan ile taşınmaz
maliklerine tebliğ edilmiş sayılıp sayılmayacağı, taşınmaz maliklerine bizzat
tebliğ edilmesi gerekip gerekmediği mahkemelerce değerlendirilecektir.
Kanımca Yönetmelikteki bu düzenleme hukuka aykırı olup, her
bir parselasyon planının 7201 sayılı Yasanın ilgili hükümleri uyarınca ilgililerine
bizzat tebliğ edilmesi gerekir,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder